22 Nisan 2009 Çarşamba

hani bir laf var ya,kendi pencerenden dışarıya bakmak...bazen bende ara ara pencereyi açıp dışarıya bakıyorum.bakıyorum ama çoğu zaman içeri kaçıp pencereleri sıkı sıkı kapatma hissiyatı doğuyor içimde.karamsarlık değil kastettiğim,öyle bir duygu yok içimde.ancak ne yazık ki gerçek bu.

yaşamayı seviyorum,hayatla bir sorunum yok.ama insanlar boğuyor beni çoğunlukla.insanların birbirine davranışı,konuşma tarzı,bir türlü tatmin olmak bilmeyen egolar,farkında olarak ya da olmayarak etrafını üzecek,kıracak,ezip yıkıp geçecek kadar hırsları gözlerini bürümüş insanlar.adalet kavramı bambaşka bir boyut almış.bana dokunmayan bin yaşasın zihniyeti git gide herkesi kuşatmaya başlamış.tepkisizlik var.en yakın arkadaşlarını,akrabalarını hayatın şartlarına teslim etme kolaylaştı.''ne yapalım canım hayat birimizi bir tarafa,birimizi bir tarafa savurdu...'' peh,bu kadar kolay mı ya!

ne oldu vefaya,ne oldu sadakate,sözünün eri olmaya,sabıra,merhamete,kendinden önce başkalarını düşünmeye ne oldu?bir koşuşturmaca hayatta,kimse kimseyi tanımıyor,bir çocuğun başı okşanmıyor,sahipsiz bir hayvana durup beş dakika ayırmak çok mu zor?yol kenarında açan çiçeklerle şöyle bir göz ziyafeti yapmak,bir yaprağına dokunup merhaba demek...benim çocukluğumda (neyse ki şanslıyım birazcık sonlarına yetiştim) etrafımızda ailemizdeki yaşlılardan başka apartmanda ya da yan apartmanda ya da yan sokakta makbule teyzelerimiz,arif amcalarımız olurdu,onları bilirdik tanırdık.selam verirdik,el öperdik, kırışıklıklarla dolu yüzlerine hayatı ordan okumak ister gibi uzun uzun bakardık.nereye gitti bu insanlar,hayatın içindeydiler.sokakta ağır ağır yürür,tanıdık dükkanlarda sohbet molası verir ya da apartman merdivenlerine otururlardı.şimdi doğru dürüst yaşlı insan göremiyorum dışarılarda,hayatın içinde.ya da ben rastlamıyorum.bildiklerimde evden dışarı çıkmıyor artık.çocuklarda bir tuhaflaştı,onlarda da bir bağırış,bir çağırış,bir hırsla oyun oynamalar,argolar,sülaleleri bile aşacak boyutta küfürleşmeler.eeee kızmamak lazım,ne görüyorlarsa onu yapıyor onlarda.hayır nereye yetişicez,kimi kovalıyoruz.eninde sonunda gideceğimiz yer belli!

hayat tabi ki amaçsız yaşanmaz,hedefleri olmalı insanın.çalışmalı,çabalamalı,vazgeçmemeli. bizim hayvanlardan ve bitkilerden farklı olmamızı sağlayan pek çok özelliğimiz var. avantajlarımız var. bunları niye kullanmıyoruz,gittikçe kullanmaktan uzaklaşıyoruz.şükretmiyoruz,şükredenlerde sadece dilinde çoğunlukla. şükürler olsun,ben bu durumdayım,o zaman başka birine de şükredebileceği bir sebep bulmaya çalışayım demek yok.

bir şükürde benden mesela,ne güzel ki iyi insanlar,doğru kalmaya çalışan insanlar var.azınlıktada kalsalar çok şükür,ama bu gün geçtikçe azalan kesimde kabuğuna çekilmeye başladı.halbuki böyle olmaması lazım.bende ne yapacağını bilemeyenlerden değil miyim?

Hiç yorum yok: